
Bu dünya hayatında pek çok insan, Allah'ın kendileri için ahirette hazırladığı bol mükâfatlara aldırış etmeden anlık zevklerin peşinden koşmaktadır. Allah bu hayatı bir diğerinin prototipi olarak belirlediğinden, eylemlerimiz buradaki kaderimizi belirler.
Allah'ın inanan kullarına vaat ettiği cennet olan ahiret ödülünü elde etmek için çabalıyoruz.
Bazıları cenneti altın, gümüş ve lüks giysilerle dolu bir yer olarak hayal edebilir, ancak gerçek çok daha derindir. Kederin, korkunun ya da hastalığın olmadığı, ebedi mutluluk ve neşe diyarıdır.
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de dünya ile ahiret arasında bir denge kurarak şöyle buyurur "Size verilen her şey, dünya hayatı için (geçici) bir zevkten başka bir şey değildir; fakat Allah katında olan (cennet), (Allah'ın birliğine - İslam tevhidine) inanan ve (bütün işlerinde) Rablerine tevekkül edenler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır." (Kur'an-ı Kerim Meali, Şura Suresi, 36)
Peygamber Muhammed (sav) tarafından rivayet edilen bir hadiste Allah şöyle buyurur: "Ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan kalbinin tasavvur etmediği şeyler hazırladım." (Sahih Buhari, Kitap 76, Hadis 577)
Ahirete ilişkin algılarımız ne olursa olsun, bunlar son derece eksiktir ve onun mutluluğunu tam olarak kavrayamayız. Çevremizdeki doğada gözlemlediğimiz güzellik bile, yaratıcının muazzam gücünü göstermenin sadece küçük bir parçasıdır; canlılarda, ağaçlarda, denizlerde ve tüm renklerde görülen güzelliği geride bırakır.
Bu dizide, Allah'ın mümin kulları için hazırladığı cennetin bazı özelliklerini ele alalım.
Öbür dünyada 'Cennet'in nasıl bir yer olduğunu hayal ettiğinize dair düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?